

kendimle yolculuğumun bilmem kaçıncı yılında bir vakitte oradan oraya savuruyor beni ağrılarım.. Onlar kendini gosterdikce ben; o tranwaydan bu otobüse, o limandan bu vapura suruklenip duruyorum. Bugün sağ bacağıma eğilip yavaşça dedim ki, şu yaptığın is degil senin, uyusmanin yeri yok, ben oynamıyorum demenin vaktimidir? Utandı galiba kızardı biraz. daha bir bendenlik kazandı da içten ice, eve kadar getirdi beni. Sağolsun… Sizin hiç biryerinizin habersizce alıp başını gittiği olur mu? Oluyorsa ala ancak olmuyorsa bilemezsiniz ne denli zorda koyar insanı.. Peki ya aklınız… Aman ha yerinde olsun, zira salteri iki dakika indirse ne laftan anlıyor insan ne de birseyden… Kocaman bir uğultu balonuna dönüşüyor herşey.. Daha az evvel gülüp sohbet ettiğiniz insanlara yabancilasiveri-
yorsunuz bir anda ve kimseler de anlamıyor ic savaşınızı… Konudan koptugunuz için en fazla sıkıldı herhalde diyorlar sizin için. Çünkü kendiniz söz dinlemiyor, beniniz bambaşka şeylerle oyalanmaya başlıyor… Vesselam zor insan olmak, hele sağlık bütünlüğünde olmak.. Nerden nereye geldik ben pembe papatyalarimi paylasacaktim, mis kokularını duyun isterim. Hayatın tumu iste bu küçük şeylerde gizli.. Çok da şey yapmamak lazım galiba…
Yorum bırakın