
En derinde, yüreğini bir el avuçlamis sikip sikip birakiyor. İki kan basinci, kalp hanımın varlığı yetmiyormus gibi bir de bu… Aklıma Turgut Uyar’in su dizelerini getirir bir an da bu hal…
“Sözler dilimde gezer
baska ne kaldı
yildim su borusu gibi dayanıklı olmaktan baska ne kaldi…..”
Ooo iste kabz hali bu değilse nedir?
Resmin içinden çıkıp izliyorum sessizce onları… Çaresiz bir adam ve care gereksiz biri daha… İki kisi… Kahve içiyorlar ve sigara. Duman havada asili kalmış. Konuşuyorlar anlamlı anlamsız… Fazladan bir benim bedenim ucuncu sandalyede sadece yer kapliyor. Uç gramim şu an alt tarafi, kimseler görmüyor.. Agizda kahve ve sigara acisi aslinda gerçek olamayışın acısı var… Tamsizlik herkesin üzerinde, en özverili haliyle de olsa yurumeyen zorlantının buruk kokusu var.. Ah o yarim çocuğun ahi ve ağırlığı var… Garip yarımlıgı var…